Kadıköy'den Eminönü'ye geçerken martılara simit atmaktır.
Eminönü'nde güvercinlere buğday atmaktır. Denize bakıp, delikanlı sigarası Camel içmektir.
Mısır Carşısı'nın baharat kokusunu içine çekmektir.
Cağaloğlu yokuşunu çıkmak, valiliğin oradaki kitapçılara uğramaktır.
Sultanahmet meydanındaki boyacı çocukların turistlerle her dilde konuştuğunu duymaktır. Sonra bildiğin tek kürtce kelimeyi (çavani) tekrar tekrar söyleyip, onları kızdırmaktır.
Oradan Beyazıt'a doğru yürümektir. Corlulu Ali Paşa medresesine uğrayıp, bir nargile söylemektir.
Bizans ve Osmanlı tarihiniyle zihni yoğurmaktır, Istanbul'u sevmek. Oradayken kıymeti anlaşılmaz, lakin New York'ta Hudson nehrinden New Jersey'e bakarken, insan der kendine "ah ulan Istanbul" diye.
Rum doktoru, ermeni işkembeciyi özlemektir.
1 yorum:
tamam ya anladım özlemişsin de bu kadar misyon yükleme la bir şehre, o seni özleyemez ki, bir insanı özlemek daha dramatik..
Yorum Gönder