29 Mart 2012 Perşembe

Hipnoz

Havaların ısınmaya başladığı günlerde, Murat'ın içini ayrıca ısıtan, istikbal karanlığına bir fener edasıyla tutabileceği hipnoz diplomasıydı. Hipnozdan parayı kıracak, yediği önünde, yemediği arkasında olacaktı. Bu tefekkürler sayesinde, güneş ona her zamankinde daha parlak gözüküyordu. Çocukluğundan beri hayranı olduğu Star Wars serisinin gerçek hayata iz düşümüydü, bu hipnoz sertifikası.
Çocukluk günlerini düşündü. Ayna karşısında, Obi amcasının imparatorluk askerlerini hipnoz sahnesini hep çalışırdı. Sınıfın iri yarı çocuklarına ayna karşısı uzunçalışmalara neticesinde çatardı. Hipnoz ayağına ne dayaklar yemişti.
Yakın arkadaşı Adem'in yanına gitti. Adem, Murat'ı görür görmez ona sıkıca sarıldı. Kardeşten yakın gibiydiler. "Artık setifikalı oldun" esprisi yapmaktan kendini alamadı, Adem. Daha sonra, öğrendiği hipnozu kendi üzerinde denemesini istedi. Murat, bu isteğe temkinli yaklaşsa da, Adem'in ısrarları karşısında yelkenleri indirdi.
Hipnoz için en uygun mekan, Harutyun'un meyhanesiydi. Gündüzleri sessiz sakin bir yerdi.
Büyük bir hevesle, hızlı adımlarla gittiler meyhaneye.
Harutyun, gençlerin derdini dinledikten sonra "ne bok yerseniz yiyin" diyerek onay verdi.
Tenhaya loş bir ortama geçtiler.
Murat, ip bağladığı yüzüğünü sallayarak Adem'i uyutmaya çalışıyordu.
Adem'in göz kapakları, yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. Bir süre sonra da, tamamen kapandılar.
Murat, Adem'in hipnoz diyarına girdiğinden emin olmak için, işaret parmağıyla kaburgasının yanını dürttü.
Adem normalde huylu adamdı ve bu gibi aksiyonlara "ananıskym" diye tepkide bulunurdu. Ama bu sefer tepkisiz kalmıştı. Evet, hipnoz başarılı bir şekilde devam ediyordu. En önemli aşama katedilmişti.
Murat, çok afedersiniz, biraz puşt karakterliydi. Arkadaşının kendisini horoz, kedi, vazo zannetmesini sağlayabilirdi.
Telkin aşamasında, "şimdi seni uyandırdığımda sen..." diyip, neyi telkin edeceğine kararsızken birden ağzından "zombisin" kelimesi çıkıvermişti. Bir gece evvel zombili bir film seyretmişti. Çok severdi zombi filmlerini.
Adem'i uyandırmak için parmağını şıklattı. Cep telefonunun da kamerasını açmıştı. Adem, etrafta salak gibi dolaşacak, Murat da bunu kameraya çekecek, sonra bu görüntüleri izleyip bir güzel eğleneceklerdi.
Adem, murat'ın parmak şıklatmasıyla beraber gözlerini açıverdi. Bir süre boş gözlerle arkadaşını süzdü. Yerinden yavaşça doğruldu. Yavaş adımlarla Murat'a doğru yürümeye başladı.
Murat hem cep telefonunun kamerasıyla çekim yapıyor, hem de salak gibi gülüyordu. Gülme seslerinin çekimi rezil edeceğini düşünüyordu.
Beklenen, lakin Murat'ın beklemediği oldu.
Adem dişlerini Murat'ın koluna geçirdi.
Murat'ın can acısıyla attığı çığlıklar Harutyun'u ve gündüz temizliğini yapan komiyi ortama çekmişti.
Harutyun, komiyi kavga ettiklerini düşündüğü arkadaşları ayırması için yolladı.
Komi, Adem'in omzuna dokunup" abi, ayıp oluyor" der demez, Adem, ağzında Murat'ın kolundan kopardığı et parçası ile dönüp, kominin iman tahtasının bulunduğu bölgedeki deriye dişlerini geçirdi. Bu sefer kominin çığlıkları meyhanede yankılanmaya başlamıştı.
Murat bu boşluktan faydalanıp, kanayan kolunu tutarak ortamdan kaçtı.
Meyhanenin belki 20 metre uzağındadı ki, meyhaneden 2 el silah sesi duyuldu.
O an anlamıştı, arkadaşı Adem sonsuzluğa uzamıştı.
Kim bilir belki bir daha ne zaman görüşeceklerdi.
O günden sonra Murat, ne hipnoz yaptı, ne de Star Wars seyretti.
Hipnoz sevdası, köklü bir arkadaşlığın noktalanmasına, taraflardan birinin erken yaşta toprak altına yatmasına sebep olmuştu.