26 Aralık 2014 Cuma

RDA'ya Geçiş

Zannedersem, e-sigaraya her yeni başlayanın bir süre sonra gerçekleştireceği veya gerçekleştirmeyi düşündüğü adımdır. Bunun en büyük sebebini; likit tatlarını daha iyi vermesi ve atomizer coil'ına olan masrafı kesmesi olarak düşünüyorum.
Önce çok kafa karıştırdığını düşündüğüm, aslında oldukça kolay ve hesaplı bir şey bu RDA. Gene de e-sigaraya yeni başlayacaklara tavsiye etmem. 2-3 aylık e-sigara kullanıcıysanız, direkt olarak geçiş yapın derim.
Magma by İnfinite
En önemli mevzu, üzerinde çalışacağımız RDA'yı seçmek. Yeni başlayacaklar için İGO L, İGO W, Smok Caterpillar tavsiye ediliyor. Orijinal ürün, fiyatı ucuz. Fiyatları $10 civarında dolaşıyor. Ya da İnfinite'in ürettiği 1:1 RDA klonlarını düşünebilirsiniz. Benim tercihim 1:1 klondan yana. Orijinaline $80-$100 vereceğinize klonuna $20-$30 verin, aynı performans ve kaliteye ulaşın. Klon için önerim İnfinite Magma. İçinde bolca sıvı tutabiliyor ve sızıntı yapmıyor.
igo l


 Dual coil olayından, başlangıçta uzak durun. Single coil idealdir, çünkü basittir. Kolayca yaparsınız, başınız ağrımaz. 2 tane birbirinin aynısı, bol sarımlı tel yerine daha az sarımlı tel, inanın bana çok kolay. Buhar çıkarma rekoru kırmak istemiyorsanız; single coil. Pili de fazla yormaması cabası.
Kullanacağınız tel için tavsiye, ki mekanik mod kullanmadığınızı varsayıyorum, 30g veya 32g Kanthal A1. VV/VW modlar güvenli buluyorum. Mekanik modlar bana biraz güvensiz geliyor. Yanılıyor olabilirim. Belki sadece evhamdır. Bu orta sınıf VV/VW modlar 11w ile 15w arasında ateşleme yapabiliyor. Bunu baz aldığımızda coil için düşecebileceğiniz minimum 1.2 ohm. Bu çoğu elektrik modun okuyabileceği alt değer. Bunun altına da inebilirsiniz, modunuz ateşleme de yapabilir, ama... Güvenli değil.
Coil Sarma Aparatı
Coil sarmak için de, resimdeki aparattan aldım. Kullanımı kolay, kibrit kutusu kadar, belki daha küçük bir alet. 1mm, 1.6mm, 2.4mm, 3.2mm ve 3.5mm olmak üzere 5 metal çubuğu var. Kullandığınız tel, kç mm çapının olacağı ve kaç ohm'luk coil istediğinize göre sarım sayınız farklılıklar gösterir. Doğru sarımı yapmak için benim tavsiyem Cloud.Box telefon/tablet uygulaması. Olmadı internetten de bakarsınız. Mesela elimizde 30g Kanthal A1 var. Coil'ı 2.4mm çapında sarıp 1.6 ohm elde etmek istiyoruz. Bunun için parametreleri cloud.box'a giriyoruz ve 7 kere sarmamız gerektiğini öğreniyoruz. Tam olarak izah edememiş olabilirim ama olay basit.

Japanese Cotton
Son olarak da, sıvıyı emip coil'a ulaştıracak madde. Silika, organik pamuk veya japanese cotton (türkçeye japon pamuğu diye mi çevriliyor, yoksa başka bir ismi mi var, emin değilim). "Pamuk kullanacağım" diyorsanız, kesinlikle ama kesinlikle organik pamuk olmalı. Buna dikkat edin. Dükkandan alacağınız normal pamuk, çamaşır suyu ile beyazlatıldığı için hem buharı içinize çekmesi açısından sağlıklı değil, hem likitin tadını inanılmaz derecede bozuyor.

Düzgün saracağınız ve düzenli temizleyeceğiniz 1 coil sizi 1-2 ay götürür.
İyi buharlar.

Ek: İTÜ sözlük'ten a me lee mahlaslı arkadaşın uyarısı: 
 coil ne kadar düzgün sarılsa da 1-2 ay kadar kullanırsanız sıkıntıları olur. partikül muhabbetleri var. ayrıca uzun zamanlı kullanılan teller sıkıntı çıkarabiliyor. 








27 Kasım 2014 Perşembe

E-Sigara alacaklara...

Öncelikle şunu belirteyim, 3 Kasım 2014 tarihinden beri sigara içmiyorum. Benim amacım bu e-sigara ile sigarayı bırakmak değil, azaltmaktı. 3 günde 2 paket American Spirit Perique Bled içerdim. Normal Camel'dan daha sert bir sigaradır. Bir de kimyasalı az, tütünü iyi sıkıştırılmış olduğu için daha uzun süre içilebilir. 1 paketi, Camel'ın 1,5 paketine eşdeğerdir.
Uzun lafın kısası, 3 günde 1 pakete indirmek niyetiyle ebay'den voltaj ve watt ayarlanabilir bir e-sigara aldım. 3 Kasım 2014 tarihinde elime geçmesiyle sigarayı bırakmam bir oldu.
Bu yazı yazıldığı tarih baz alındığında, bu e-sigara olayına yeni olduğum söylenebilir. Zaten uzmanı olduğumu iddia etmeden, 3,5 haftalık deneyimimi paylaşacağım.
İlk olarak İnnokin itaste SVD modelini aldım. Bu modeli, forum sitesindeki yorumlar doğrultusunda aldım. E-sigara genel anlamda 2 parçadan oluşuyor. Mod ve tank. Önce bunu bilelim. Mod, bataryayı içinde bulunduran temel mekanizma. Voltaj ve watt ayarını buradan yapıyorsunuz. SVD, değiştirilebilir 18650 model batarya kullanılabilen bir mod. Mod satın alırken içinde batarya gönderilip gönderilmediğini öğrenmeniz gerek. Fiyatı ucuz bulup, bataryasız ve tanksız bir mod almak, set olarak almaktan daha pahalıya gelebilir. Değiştirilebilir bataryalı mod alacağınız zaman, yedek bir pil ve şarj aleti almanız da gerekmektedir.
İlk moddan 1 hafta sonra İnnokin itaste MVP modelini aldım. Performans bakımından özellikleri SVD ile aynı, artısı veya eksisi yok. Bununkisi değiştirilebilir batarya değil. Modun içine lehimlenmiş halde. Usb ile şarj edilebiliyor. Şarj ederken, aynı zamanda kullanabiliyorsunuz. Ebat olarak yanda taşımak için ideal. Pili 3 günde 1 şarj ediyorum. SVD evde, MVP dışarıda kullanım halinde.
Gelelim tank kısmına...
Tank, likiti içine koyduğumuz bölme. Voltaj ve watt ayarının yanında, tankın da likitin tadı konusunda önemli etkisi var. Hem likitin tadını verebilmeli, hem de atomizer dediğimiz, tankın içinde sıvının buharlaşmasını sağlayan, değişebilir parçasının ömrü uzun olmalı. Set olarak aldıysanız, yanında gelen tankı yedek olarak saklayın. Tavsiyem Aspire Nautilus marka tank. BVC atomizerleri uzun ömürlü. İkinci alternatif ise iClear x.i. Şimdilik denediğim tanklar arasında en çok bunlardan memnun kaldım.
Son olarak, likit önemli. Hoşunuza giden likiti bulmak için biraz aramanız gerekir. Ben DFW Vapors'ın turkish tobacco'sunu Camel'a benzetirken, bir başkası çok kötü bir tad alabiliyor. O yüzden likit konusunda bir tavsiyede bulunmayacağım. Efkar likitleri hakkında, bilhassa tütün aromalı olanları için güzel yorumlar duydum, denemekte fayda var.


Bu aletler yüzünden sigarayı istemeden bıraktım. Darısı sizin başınıza.

26 Eylül 2014 Cuma

Burnun Bende Oyunu

Çocuk gelişimi esnasında, önemli bir role sahip oyundur. Nesne devamlılığı algısını kazanmış bir çocuk, ki bu 6 ay sonrasına tekabül ediyor, bu oyundan büyük keyif alacaktır. Yalnız çocuk, eğer anal dönemde ise, olumsuz yönde etkilenebilir. İşte bu anal dönem esnasında sorun yaşayan çocukların tespitine, bazı psikologlar tarafından kullanılır.
Oyunun oynanış şekli de şöyledir; öncelikle çocuğun burnu işaret ve orta parmak arasına alınır. Çocuğun canını açıtmayacak şekilde burnu hafiften çekilir. Hemen akabinde el yumruk yapılır. Yumruk yaparken de başparmak, işaret ve orta parmak arasına yerleştirilir. Evet, bildiğiniz "nah işareti". Yalnız hayvanlık yapıp, yumruğu aşağı yukarı sallamamak gerek. Netice itibariyle, çocuğa hareket çekmiyorsun. Oyun oynuyorsun.
Çocuğun tepkisi 2 farklı şekilde olabilir. Ya güler, ya da ağlar.
Çocuk gülüyorsa, ne mutlu size. Psikolojik açıdan sağlıklı bir çocuk var, karşınızda.
Alıyorsa; ya çocuğun burnunu çekerken, hayvanlık yapıp canını acıttınız, ya anal dönemdeki çocuk gelişimsel sorun yaşıyor. Cimri pezevengin teki olacaktır. O da olmadı, obsesif olacaktır. Bu durumda uzmana danışın

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Kedilerin Duvar Dibinden Yürümeleri

Kedi dediğimiz hayvanat aleminden bir gömlek üstün, lakin insanlardan bir derece düşük durumda bulunan ketenpereci, güvenilmez, işbirlikçi, tedbir düşkünü, kuşkucu ve güvensizlik sorunu bulunan canlıların, nedense farkında olmasak bile bilinçaltımızca özümsenmiş davranışıdır.
Pekiyi, bu davranış niçin bilinçaltımızca özümsenmiştir? Belki hiçbirimizin aklına gelmez, kedilerin geniş geniş kaldırımda yürürken duvara yakın yürüdükleri, lekin biri çıkıp bize dese; "kediler duvarın dibinden yürürler" diye, bir Allah'ın kulu itiraz etmez.
Şimdi tarih olarak net söyleyemeyecek olsam da, aralık 1999 ile mart 2000 tarihleri arasında bir zaman. Henüz Galatasaray, UEFA denen kupayı kazanmamış, lakin emin adımlarla ilerliyor. O zamanlarda biri dese "GS kupayı alacak", çok afedersiniz, yazarken hicap duyuyorum inanın, sittiri çekerlerdi.
Ne diyorduk? Hah, o tarihler arasın, Gaziemir diye bir yerde, mülevves İzmir'in mülevves bir ilçesinde yedek subay okuluna gidiyorum. Bölük komutanı, sarışın, gözleri Gazi Paşa'mız gibi çakmak çakmak bakan bir yüzbaşı.
Her sabah içtimaya gelirken, bu eleman duvarın dibinden yürüyerek alana geliyordu. elemanın biri, o da henüz rütbesini takmamış astteğmen aday öğrenci, dedi ki; "eleman aynı kedi gibi duvar dibinden yürüyor".
Hiçbirimiz itiraz etmemiştik, bu tesbite. Hatta başımızı onay verircesine sallamıştık. Ama ses etmeye de cesaret edememiştik, Nemrud karakterli takım komutanı yüzünden.
Peki bu onaylama davranışı nereden geliyordu? Bilinçaltımızdan. Hepimiz biliriz kedilerin bu özelliğine, lakin gölgelere ve ölülere şahitlik etmelerinden mütevellit, pek dile getirmeyiz bu önemsiz bilgiyi.

29 Mart 2012 Perşembe

Hipnoz

Havaların ısınmaya başladığı günlerde, Murat'ın içini ayrıca ısıtan, istikbal karanlığına bir fener edasıyla tutabileceği hipnoz diplomasıydı. Hipnozdan parayı kıracak, yediği önünde, yemediği arkasında olacaktı. Bu tefekkürler sayesinde, güneş ona her zamankinde daha parlak gözüküyordu. Çocukluğundan beri hayranı olduğu Star Wars serisinin gerçek hayata iz düşümüydü, bu hipnoz sertifikası.
Çocukluk günlerini düşündü. Ayna karşısında, Obi amcasının imparatorluk askerlerini hipnoz sahnesini hep çalışırdı. Sınıfın iri yarı çocuklarına ayna karşısı uzunçalışmalara neticesinde çatardı. Hipnoz ayağına ne dayaklar yemişti.
Yakın arkadaşı Adem'in yanına gitti. Adem, Murat'ı görür görmez ona sıkıca sarıldı. Kardeşten yakın gibiydiler. "Artık setifikalı oldun" esprisi yapmaktan kendini alamadı, Adem. Daha sonra, öğrendiği hipnozu kendi üzerinde denemesini istedi. Murat, bu isteğe temkinli yaklaşsa da, Adem'in ısrarları karşısında yelkenleri indirdi.
Hipnoz için en uygun mekan, Harutyun'un meyhanesiydi. Gündüzleri sessiz sakin bir yerdi.
Büyük bir hevesle, hızlı adımlarla gittiler meyhaneye.
Harutyun, gençlerin derdini dinledikten sonra "ne bok yerseniz yiyin" diyerek onay verdi.
Tenhaya loş bir ortama geçtiler.
Murat, ip bağladığı yüzüğünü sallayarak Adem'i uyutmaya çalışıyordu.
Adem'in göz kapakları, yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. Bir süre sonra da, tamamen kapandılar.
Murat, Adem'in hipnoz diyarına girdiğinden emin olmak için, işaret parmağıyla kaburgasının yanını dürttü.
Adem normalde huylu adamdı ve bu gibi aksiyonlara "ananıskym" diye tepkide bulunurdu. Ama bu sefer tepkisiz kalmıştı. Evet, hipnoz başarılı bir şekilde devam ediyordu. En önemli aşama katedilmişti.
Murat, çok afedersiniz, biraz puşt karakterliydi. Arkadaşının kendisini horoz, kedi, vazo zannetmesini sağlayabilirdi.
Telkin aşamasında, "şimdi seni uyandırdığımda sen..." diyip, neyi telkin edeceğine kararsızken birden ağzından "zombisin" kelimesi çıkıvermişti. Bir gece evvel zombili bir film seyretmişti. Çok severdi zombi filmlerini.
Adem'i uyandırmak için parmağını şıklattı. Cep telefonunun da kamerasını açmıştı. Adem, etrafta salak gibi dolaşacak, Murat da bunu kameraya çekecek, sonra bu görüntüleri izleyip bir güzel eğleneceklerdi.
Adem, murat'ın parmak şıklatmasıyla beraber gözlerini açıverdi. Bir süre boş gözlerle arkadaşını süzdü. Yerinden yavaşça doğruldu. Yavaş adımlarla Murat'a doğru yürümeye başladı.
Murat hem cep telefonunun kamerasıyla çekim yapıyor, hem de salak gibi gülüyordu. Gülme seslerinin çekimi rezil edeceğini düşünüyordu.
Beklenen, lakin Murat'ın beklemediği oldu.
Adem dişlerini Murat'ın koluna geçirdi.
Murat'ın can acısıyla attığı çığlıklar Harutyun'u ve gündüz temizliğini yapan komiyi ortama çekmişti.
Harutyun, komiyi kavga ettiklerini düşündüğü arkadaşları ayırması için yolladı.
Komi, Adem'in omzuna dokunup" abi, ayıp oluyor" der demez, Adem, ağzında Murat'ın kolundan kopardığı et parçası ile dönüp, kominin iman tahtasının bulunduğu bölgedeki deriye dişlerini geçirdi. Bu sefer kominin çığlıkları meyhanede yankılanmaya başlamıştı.
Murat bu boşluktan faydalanıp, kanayan kolunu tutarak ortamdan kaçtı.
Meyhanenin belki 20 metre uzağındadı ki, meyhaneden 2 el silah sesi duyuldu.
O an anlamıştı, arkadaşı Adem sonsuzluğa uzamıştı.
Kim bilir belki bir daha ne zaman görüşeceklerdi.
O günden sonra Murat, ne hipnoz yaptı, ne de Star Wars seyretti.
Hipnoz sevdası, köklü bir arkadaşlığın noktalanmasına, taraflardan birinin erken yaşta toprak altına yatmasına sebep olmuştu.

29 Ocak 2012 Pazar

Mülakat

Uzun zamandır işsizdi. Hevesle aldığı, çerçeveletip duvara astığı diplomanın hayrını görmemiş olmanın sıkıntısı, kurdun elmayı kemirdiği gibi, içten içe kemiriyordu, Yusuf'u. Diploma da diploma değildi gerçi. Iktisati ekstern olarak okumuştu. Soranlara iktisat mezunu olduğunu söylüyor, ekstern kısmını es geçiyordu.
Clark Gable
Ama bugün değişikti, diğer günlere nazaran. iş görüşmesine gidecekti. Sebebi belirsiz bir güven duygusuyla kaplıydı. Onca başarısız, hatta okuduğu bölümle alakasız mülakatlara rağmen, bu güven duygusunun mantıklı bir izahı yoktu. Belli ki, o gün manik bir ruh hali içindeydi.
3 günlük sakalını kesmek için, banyodaki aynanın karşısına geçti. Kendinde bir karizma olduğunu düşündü. Aynadaki siluetine Clark Gable bakışları atıp, karizmasına karizma katıyordu. Sol gözünü kısıp sağ kaşını kaldırdı, sonra sağ gözünü kısıp sol kaşını kaldırmayı denedi lakin olmadı. Bazı insanlar her iki yönlü de yapabiliyordu o bakışı.
Yüzünü pek seviyordu. onun için tek kusur, dudaklarının yapısından dolayı bazen salyalarının akmasıydı. Konuşurken engel olamıyor, bazen salya ağzının kenarından akıveriyordu. Iş görüşmesine gitmeden hemen evvel, leblebi tozu yemesinin iyi olabileceğini düşündü.
Sakal traşını bitirdikten sonra, sadece iş görüşmelerinde giydiği siyah takım elbiseyi, özenle sakladığı muşambadan çıkardı. Okuldayken, siyah takımların mülakatlarda avantaj sağladığı gibisinden birşeyler okumuştu. Aslında nerede duyduğundan da emin değildi, lakin onun için bir doğma olmuştu bu.
En son 2 hafta evvel giymişti bunu. Fırçayla tozunu aldıktan sonra, muşambanın içinde nasıl tozlanmış olabileceğini düşündü. Fazla kafa yormadan, takımı giyip, ayna karşısında kendini kontrol etti. Bir de takım üzerindeyken Clark Gable bakışlarını attı, aynaya. Elleri çenesinde aynı pozu verirken, traş olurken es geçmiş olduğu bir kılı farketti. Kusursuz olamamıştı, sakal traşını. Traş bıçağından kurtulmuş tek kıl, mahfetmemeliydi gününü. Banyoya dönüp hesabını kesti onun da.
Alain Delon
Evden çıkıp, durdurmak için taksi bakındı. Harutyun, Yusuf'a Alain Delon gibi olduğunu söyledi. Alain Delon'un kim olduğundan emin olmamakla birlikte, kendisine iltifat edildiğinden emindi. Dudaklarını sağ tarafa kaydırarak, Bruce Willis gülümsemesiyle karşılık verdi kendisine yapılan iltifata. Bruce'un dudaklarını sağa mı, yoksa sola mı kaydırdığını düşündü kısa bir süre için. Önemli değildi.
Bir taksi durdurup, mülakatın olacağı adrese gitti. Kalın çerçeve gözlüklü sekreter, insan kaynakları müdürüne telefonla haber verdi. Sekreterin saplantılı ve menapoz evresi geçiren bir tip olduğunu düşündü. Evet, insanları değerlendirirken dış görünüşlerine göre karar veren bir yapısı vardı. Kalın çerçeve gözlük takıp saçları arkada toplayan kadınlar hem saplantılıydı, hem menapoz. Müdürün de böyle kişileri istihdam ettirdiği için zevksiz olduğuna kanaat getirdi.
Müdürün odasına girdiğinde, ceketinin onunu iliklememiş olduğunu farketti.  Müdür tokalaşmak için elini uzattığında, ceketini iliklemeyi tercih etti. Müdürün elini sıkarken Bruce Willis gülümsemesi attı. Pek bir samimiyetsiz bir gülümsemeydi. Yapay olduğu her yönden belliydi.  Müdür, oturması için sandalye koltuk karışımı objeyi işaret etti.
Müdür, asker emeklisiydi. Emekli binbaşıydı. Arkadaş torpili ile insan kaynakları departmanına müdür  olmuştu. Kişisel gelişim kitapları okuyarak kendini insan kaynakları konusunda geliştirmişti. En azından kendi öyle zannediyordu.
Masanın üzerinden, Yusuf'un daha evvel yolladığı CV'sini aldı. CV, pek tatminkar değildi açıkçası. Hobiler kısmına "porno seyretmek" yazılmış olması eğlenceli bir hava katmıyor da değildi hanı. CV'ye bakarken, nasıl sorular sorması gerektiğini düşündü. Kendi kafasından her görüşme için farklı sorular üretir, bir sorduğu soruyu bir daha sormazdı. Soracağı soruları bu sefer planlamamıştı. Belli ki başka şeylerle meşgul olmuştu. Biraz düşündükten sonra, babacan bir gülümsemeyle Yusuf'a baktı.
Işin niteliklerinden ve istihdam edilecek elemanda aranan özelliklerden bahsederken, aynı zamanda soracağı soruyu düşündü. Sorular, aklında şekillenmeye başlamışlardı.
- Biri size bakarak mastürbasyon yapsa, tepkiniz ne olur?
Yusuf soru karşısında afallamıştı. Nasıl cevap vereceğini düşünmek ve zaman kazanmak için, soruya soruyla karşılık verme taktiğine başvurdu.
+ Mastürbasyon yapan erkek mi, kadın mi?
Zaman kazandıracak tarzdan bir soru seçmediğinin farkına, hemen sorduktan sonra vardı. Cevabı iki seçenekten biri olacaktı zaten.
- Erkek.
Müdür, cevabı, soru cümlesi biter bitmez vermişti. Televizyondaki bilgi yarışmalarında, soru daha sorulurken cevabını bilen yarışmacı artistliğinde.
Yusuf terlemeye başlamıştı. Olayı tahayyül etmek bile istemiyordu. Ama soruyu cevaplaması gerekiyordu.
+ Yumruk atarım.
Müdür, bu cevabı beğenmemişti. takım çalışmasının iş yerindeki başarının anahtarı olduğundan bahsedip, şiddete meyilli insanlarla takım çalışmasının olamayacağından dem vurdu.
Yusuf yerinden kalktı. "Takım çalışmasına sokayım" dedi. Bunu söylerken gözleri dolmuş, kaderine isyan noktasına gelmişti.